top of page
  • Yazarın fotoğrafıServet Topaloglu

COVİD-19 SONRASI ''ULTRA YENİ NORMAL''

Güncelleme tarihi: 6 Eki 2022


Corona (Covid-19) salgını etkilerinin, 1918-1920 yılları arasında yaklaşık 50-100 milyon arasında insanın ölümüne neden olan İspanyol Gribi ile benzerlik gösterdiği söyleniyor. O zamanlar dünya nüfusu yaklaşık 1,7 milyar idi (ölüm oranı %3'ün üzerinde). Dünya nüfusu şu sıralar 7,8 milyar!

İspanyol gribi felaketi, o dönemde ne şeffaflaştırıldı ne de yeterince dokümante edildi. Zira birinci dünya savaşı ve hemen sonrasında haberlere o dönemin savaşın tarafları olan ülke yönetimleri tarafından, kendi halklarının morallerini üst seviyede tutmak amacıyla sansür uygulanıyordu. Salgının adına ''İspanyol Gribi'' denerek ve savaşta taraf olmayan İspanyollara mal edilerek, yerelleştirildi ve geçiştirildi. Halbuki günümüzdeki Corona salgını, global bazlı ve hayli şeffaf takip ediliyor. Tüm dünya diken üstünde ve tedirgin!

Bu salgın sonrası ''yeni normalin'' nasıl olacağını mümkün mertebe iyi öngörmemiz gerekiyor. Zira bu uzun soluklu ve sert virajlar, bu virajı sağlıklı geçirecek 7 milyara yakın insan tarafından bir şekilde dönülecek ve hayat devam edecek!...

Dünya tarihinde ilk kez 7,8 milyar gibi yoğun bir kitle, gelişmiş iletişim ve dijital teknikleriyle bu viraja bir şekilde ''hep birlikte ve tozu dumana katarak'' girdiğinden veya girmeye zorlandığından, kritik olan soru şu: Bu viraj dönüldükten ve kaostan sonra hangi bireyler, aileler, şirketler, sektörler, ülkeler ve dünya kuruluşları eski pozisyonlarını koruyacaklar, hangileri geride kalacak ve hangileri öne geçecek?

Bu soruların cevabını verebilme veya burada böyle bir deneme yapmaya şüphesiz ne yetkinliğim ne de niyetim var. Ancak dünyada gerçekleşmesini beklediğim muhtemel bazı değişiklikler konusunda bazı görüşlerim var, onları paylaşabilirim:

1)Merkez Bankaları (özellikle FED ve ECB) ve uluslararası büyük ticari ve yatırım bankaları, sınırsız ve karşılıksız ''kağıt para'' yaratmaya ve eksi faiz sürecine devam edecekleklerini açıkladılar... Zira, geçmiş yıllarda yapılan olağanüstü para genişleme hamlelerine rağmen batılı ekonomiler yeterince büyüyemedi. Yaratılan ''kağıt paralar'' geniş halk kitlelerine ulaşamadı. Kanımca artık oldukça değersizleşen bu kağıt paralar, tüketime ve verimli yatırımlara dönmeyerek, spekülatif adreslere kaydılar ve ''verimsiz'' faaliyet alanlarını şişirdiler (hisse senetleri, fonlar, gayrimenkul, vs). Corona salgını bu şişmiş balonların üzerine geldi. İlavaten mevcut üretim ve tüketimi benzeri görülmemiş bir şekilde geriye sardırıyor.

Politikacılar ve ''elitler'', bugünlerde Kapitalist-Liberal düzenin devamı için kısa vadede tek çare görüyorlar: Daha fazla ''karşılıksız kağıt para'' yaratılmalı ve bu sefer ''belki helikoperle'' halka dağıtılmalı ki, tüketim ve yatırımlar tekrar canlansın...

Bunun neticesinin orta-uzun vadede hiper-enflasyon olduğu ve muteber dünya vatandaşlarının varlıklarının erimesi ile sonuçlanacağı gayet iyi biliniyor!... Düşük gelirli dünya vatandaşlarının zaten sıkıntılı olan hayat şartlarının daha da bozulacağı kesin. Herhalde ''erirse erisin, bozulursa bozulsun, biz sonra hallederiz'' diye düşünüyorlardır, 1971 yılından beri sınırsız dolar basma ve sınırsız kağıt para yaratma yetkisini FED ve benzeri finans kuruluşlarına veren/verdiren ve dünyayı bu hale getiren Harvard'lı seçkinlerimiz...

2)Alman Ifo-Institut verilerine göre, üretim ve ticari faaliyetlerimiz Corona-Virüsün etkilerini yoğunlaştırdığı şu günlerdeki gibi rölantide devam ederse, milli gelirde her hafta yüzde birlik bir kayıp oluşacak. Vitesi üç ay boşa almanın maliyetinin, en azından Almanya'da, yüzde on iki olduğu tahmin ediliyor!...Böyle bir milli gelir kaybına, henüz hayatta olan alman jenerasyonu ilk defa şahit olacak!... Diğer ülkelerde de benzeri durum olacak.

3)İkinci dünya savaşından sonra batı dünyasında halk kitlelerinin elinden ilk kez toplanma hürriyeti, iş yapma hürriyeti ve istediğini yapma hürriyeti alınıyor ve bu alanda uygulanacak kriterler merkezi bir otorite tarafından belirleniyor. Bu durumun kriz bittikten sonra da alışkanlığa dönüşmesi ve devam etmesi tedirginliği, ekonomik ve sosyal hayatta atalet veya kızgınlık yaratabilir. Aile içi yaşanan izolasyon kaynaklı sosyal sıkıntılar, bireylerin gelir durumunun bozulmasından dolayı oluşabilecek travma ve intiharlar, vs işin cabası...

4)Şirketlerde ve diğer kuruluşlarda, tepe yönetimlerinin gerçekleştiremediği dijital transformasyonu Corona-Virüs-Olgusu gerçekleştirdi. Pek çok günlük işlemin, tahminlerin çok ötesinde evden gerçekleştirilebilir olduğunu gördük ve genellikle memnun kaldık. Bu süreç, dijital çağın önemli bir mihenk taşı ve geri döndürülemez bir unsuru olarak kayıtlara geçecektir. İş, eğitim, bürokrasi, alışveriş, vb alanlarda, zaten hazırlık aşamasında olan pek çok projenin ivmelendiğini ve yeni eksenlere evrildiğini göreceğiz.

5)Corona-Virüs salgını öncesi hemen her ülkenin, sektörün, şirketin ve hatta bireylerin farklı boyutta sıkıntıları vardı. Bunlar şimdilik unutuldu. Salgın sonrası dönemde bunlar tekrar hatırlanacak ve dünyayı sarsan epidemi kaynaklı sorunlarla birleşerek, ilave çözümler gerektirecek! Yaklaşık 7 milyar insanı bünyesinde barındıran bir dünyanın farklı sorunlarını ve çözümlerini konuşuyor olacağız!

Listeyi uzatmak mümkün... Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi, yazının amacı bu sorun ve çözümleri tartışmaktan ziyade, içinde bulunduğumuz sürecin önemini vurgulamak ve epidemi sonrası ''ultra yeni normali'' anlamaya çalışarak hazırlıklı olmak.

Sırtımızla geleceği yönetemeyiz!

Ailelerimizin, şirketlerimizin, toplumumuzun ve devletimizin bu uzun ve sert virajları sağlıklı geçirmesi için, bu gelişmeleri iyi okuyacak ve sorumluluk alacak rafine insanlarımıza çok görev düşünüyor. (Bkz. bu sitede yayınlanan 01.01.2020 ve 05.01.2020 tarihli yazılar)


200 görüntüleme0 yorum
Servet Topaloglu

 Perakendede İnovasyon

 Bir fıkrayı ilk defa anlattığınızda herkes güler. İkinci kez anlattığınızda gruptaki ilk heyecanın düştüğünü görürsünüz. Üçüncü kez anlattığınızda ise

artık sıkıcı olmaya başlamışsınızdır. Perakende sektöründe innovasyonda işte böyle bir şeydir. İhtiyaçlara çözüm üretemezsiniz ve üretkenliğinizin sürekliliğini sağlayamazsanız bir süre sonra müşterileriniz sizden sıkılırlar...Orjinal başlangıç konseptiniz atraktif, konseptin temelini atan ve kurgulayan yönetim kadrolarınız mükemmel olsa dahi... 

ST

 

Bize sık sık "perakende şirketleri, çevikliklerini kaybetmeden nasıl sağlıklı biçimde büyüyebilirler ve kârlılıklarını artırabilirler" diye sorulur ve bugüne kadar icra ettiğimiz projelerde özellikle nerelere odaklandığımız merak edilir.

Yanıt oldukça basittir:

perakendede liderlik1.png
bottom of page